YENİLİKÇİ GIDA POLİTİKASI – GIDA MERKEZLERİ
Nasıl ki her gıda soğuk depolamaya ihtiyaç duyar, şehirlerin de gıdaların toplu halde muhafaza edileceği şehir buzdolaplarına, hatta ihtiyaca göre işleneceği gıda merkezlerine ihtiyaçları vardır.
Bir ülkede veya bir şehirde yaşayan halkın otoritelerden en büyük beklentilerinden bir tanesi kaliteli ve ekonomik gıdaya sürekli erişim rahatlığıdır. Pazara veya markete gittiğinizde çok çeşitli ürünler bulduğunuzu, bunların tamamının taze ve hijyenik olduğunu düşünün. Bunun dışında gıda fiyatlarının son derece makul ve yıl boyunca dalgalanma yaşamadan aynı kaldığını hayal edin. İmkansız gibi görünüyor değil mi? Hepimiz maalesef çok alışkınız fiyat dalgalanmalarına, gıda ürünlerinde kalite standardının olmamasına….
Bunun yanında, dünya nüfusunun 2050’de 12 milyar olması bekleniyor. Bir başka deyişle, gıda tüketimi 30 sene sonra, şimdikinin yaklaşık 2 katı olacak. Ve gezegenimizin bize sunduğu gıdayı verimli ve sağlıklı kullanmak için şimdiden projeler geliştirmek zorundayız. Tablo umutsuz görünse de aslında gıdanın geleceğini kurtarmak son derece basit ve vizyoner bir projeyle mümkün. Hem üretici, hem tüccar, hem de tüketicinin aynı zamanda mutlu olabileceği bir projeyle… Gıda merkezleri.
Bünyesinde hem gıda saklamayı hem de gıda işlemeyi barındıran gıda merkezleri, üretiminin ve depolamanın bir araya geldiği dev gıda tesisleridir. Et, balık, meyve, sebze, süt vb tüm ürünler tek bir gıda platformunda toplanarak değerlendirilir. Modern tekniklerle işlem görerek katma değerli ürünler olarak sofralara ve ekonomiye kazandırılır.
Örnek vermek gerekirse bir bölgede elma yetiştiriciliğinin kuvvetli olduğunu düşünün. Üretilen bir gıda merkezi varsa birçok yatırımcı, hammaddenin kaynağına yakın bu tesiste kendine yer almaya bakacaktır. Elma 1 yıl boyunca ilk günkü tazeliğiyle depolanıp dilendiği zaman piyasaya sürülecektir. Bunun yanında elma modern ve hijyenik koşullarda işlenecek, mesela kuru elma üretilerek dünyanın her yerine satılabilecektir. Gıda merkezinde yer alan bir balık işletmesi, hammaddeyi yanındaki kaynaktan tesisine getirecek, hızlıca işleyecek ve yine talebe göre donuk balık filetosu veya konserve olarak piyasaya çıkaracaktır.
Tüm bu farklı gıda ürünlerinin aynı yerde işlenmesi bölgeye kontrollü ve planlı bir üretim getirmesinin yanında, bölgenin bir cazibe merkezi olmasını sağlayacaktır. Hammaddeye yakın, tam teşekküllü organize bir tesis gıda firmalarının iştahını kabartacaktır. Böylelikle dünyanın her yerinden yatırımcıyı kendisine çekecektir. Özellikle toplam gıda üretiminin %70’ini oluşturan orta ölçekli gıda firmaları için kaliteli ve ekonomik üretim altyapısı sağlayacaktır. Düşük kurulum yatırımı ile prosedür ve yasal zorunluluklara takılmadan, güvenli ve cazibeli bir ortamda hızlıca iş yapmaya başlayabilecekler. Böylelikle esnek ve hızlı büyüme fırsatı bulacaklardır.
Gıda merkezleri birçok farklı şekilde finanse edilebilir ve yönetilebilir. Ana yatırımcıları yerel yönetimler olabileceği gibi yönetimlerin desteklediği özel sektör oyuncuları da olabilir. 20.000 ton saklama kapasitesine sahip bir gıda merkezinde 50 kadar işletme bulunur. Bu işletmelerin bir bölümü yatırımcı tarafından kullanılabilir, bir bölümü yerli ve yabancı girişimcilere kiraya verilebilir. Gıda merkezinin sahibi olan yatırımcı gerek kira getirisi alır, gerekse de üretilen değer üzerinden kazanç sağlar; yatırımını en fazla 4 senede çıkarır.
Sürdürülebilir gıda ihracatı
Gıda merkezlerinin diğer uygulama alanı ise bir ülkenin gıda alanındaki dış ticaretini kalkındırmaya yöneliktir. Türkiye’nin Angola’da bir gıda merkezi yaptırdığını ve Türkiye’den gelen gıda ürünlerini bu merkez üzerinden dağıttığını farz edelim. Merkez yönetiminin de desteğiyle ihracat operasyonu kolaylaşacaktır. İhraç edilen ürünler bozulmadan uzun süreler muhafaza edilebilecek, Türk hammaddeleriyle bölgede katma değerli ürünler üretilebilecektir. Ayrıca politik ve finansal riskler minimize olacak, ihracatçılar için bir güven ortamı oluşacaktır. Türk firmaları Angola’ya ihraç için motive olacak ve Türk markaları bölge pazarında itibar kazanacaktır.
Örnek gıda merkezleri
Gıda merkezi konsepti aslında dünyada yeni bir anlayıştır. Gıda teknolojileri, gıda ekonomisi kavramı ve tüketici bilincindeki devrimlerin bir sonucu olarak yeni yeni dile getirilmektedir. Bununla birlikte özellikle pandemi sürecinde; ekonomik ve hijyenik gıdaya sürekli ulaşabilmenin önemini hepimiz kemiklerimize kadar hissettik. Asında birçok insanın bilinçaltında gizli olan gıda saklama ve işleme bilinci pandemi ile birlikte daha da açığa çıktı ve otoriteleri harekete geçirmeye başladı.
Bu ihtiyacı önceden anlamış, bu bilince sahip şehirler, çok daha eski tarihlerde gıda merkezleri kurmuşlardı. Paris’te yer alan 2.234.000 m2 alana ve 1.200 işletmeye sahip Rungis ile Madrid’te yer alan, 2.200.000 m2 alana ve 800 işletmeye sahip Merca Madris bunlara örnek teşkil etmektedir.
1.000.000 kişilik bir nüfusun ihtiyacına uygun gıda merkezinin öngörülen gıda saklama ve işleme kapasitesi yaklaşık 20.000 ton kadardır. 100.000 m2 açık, 40.000 m2 kapalı alana sahip bu tesiste ortalama 50 gıda işlemesinin bulunması beklenir. Gıda merkezleri, yönetim, güvenlik, teknik, su-enerji depolama alanları, yükleme, restoran, tartı, personel bölümü gibi birçok operasyonel ihtiyaca cevap verebilecek kurguda olmalıdır.
Her kentin ihtiyacı
Gelişmiş ülkelerde yaşayanlar gelirlerinin yaklaşık %10’unu gıdaya harcarken bu oran gelişmekte olan ülkelerde %50’lere varmakta. Gıdanın verimli kullanılması öncelikle halkların refahı için önemli bir konu. Gıda merkezleri ayrıca yerli ve yabancı yatırımcı çekerek şehrin değerini yükseltir, yüksek gelir ve istihdam sağlar. Tüm bunların yanında vizyon ve sosyal sorumluluk projeleridir. Bu yönleriyle yerel yönetimlere prestij kazandırırlar.
Bir tüketici için en büyük güç; sağlıklı, hijyenik gıdaya her zaman ulaşabilmektir. Bir gıda üreticisi için en büyük güç, gıdayı verimli işleyebilmek ve saklayabilmektir. Bir yerel yönetim için en büyük güç, her ne koşulda olursa olsun halkına iyi gıda sağlayabilmektir.