KORONA SÜRECİNDE GLOBAL GIDA TİCARETİ; DEĞİŞEN TÜKETİCİ ALIŞKANLIKLARI; KAYBEDEN VE KAZANAN SEKTÖRLER

Sermet Şengünler

Covid-19’la birlikte başlayan yeni yaşam tarzı

Covid-19’un tüm dünyada yaşanmaya başladığı ilk günlerde büyük bir belirsizlik gözlemlenmekteydi. Günler geçtikçe önce bu bulaşıcı hastalık hakkında bilgi kirliliği ve panik havası yaşanmaya başladı. Zaman zaman haber bültenlerinde ya da sosyal medya paylaşımlarında insanların öncelikle gıda ve kişisel hijyen maddeleri tedariki ve depolaması yarışına girdiği, hatta zaman zaman bunun için kaba kuvvet bile kullandıkları paylaşıldı. Maalesef bu görüntüler de asla tekrar yaşanmasını istemediğimiz görüntüler olarak hem kayıtlarda hem de hafızalarımızda yerini aldı.

İlerleyen zamanlarda ise maske ve benzeri kişisel koruyucu ekipmanlar kullanımı, kişisel hijyen tedbirleri ve evde kalıp toplumun diğer bireyleri ile temasın azaltılmasının önemi gündeme geldi. Ve kimi toplumlarda bireysel, kimi toplumlarda da devlet tarafından alınan kararlarla farklı zamanlarda, farklı yaş gurupları ya da toplumun tamamı için evde kalma tedbirleri uygulanmaya başlandı. Bu uygulamalarla birlikte toplumların gıdaya ulaşma kaygısı ortaya çıkmaya başladı. Mal ve hizmet sağlayıcılar olabildiğince hızlı çözümler üreterek bu ihtiyaçları gidermek için yapılanmaya başladılar. Pandemi sürecinin Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığını düşünürsek dünya ticaretinde çok önemli değişiklikler oldu. Çok sağlam olduğu düşünülen bazı taşlar yerlerinden oynadı ve dünya tarihinde ilk defa bir salgın gelir ve kültür farkı gözetmeksizin herkesi eşit mesafede etkiledi.

Tüm dünyanın ortak gündemi ve tüketicinin değişen DNA’sı

Ancak tüm dünyanın ortak gündemi evlerinde kalıp pandemiden etkilenmemeye çalışan halkların gıdaya ve kişisel hijyen ürünlerine ulaşımını sağlamaktı. Bir yandan bilim insanları bu hastalığın tedavisini ve engelleyici aşılama uygulamalarını bulmaya çalışırken bir yandan da yerel ve global şirketler tarafından bu süreçte insanların ürün ve hizmetlere ulaşımını sağlamak üzere çalışmalar yapılmaya başlandı. Ancak zorunlu olarak değişen tüketici alışkanlıkları, kısıtlamalardan kaynaklanan kişisel gelir kayıpları ve yaşamsal önceliklerin değişmesi tüm dünya ticaretinde de bazı değişiklikleri beraberinde getirdi.

Aslında tüm dünya insanları temel ihtiyaçlarının barınmak, su ve yiyecek temin etmek ve bu sayede hayatta kalıp neslini devam ettirebilmek olduğunun farkına vardı diyebiliriz. Bu dönemde tüketicilerin DNA’sına sağlık, bağışıklık ve hijyen bilinci işlendi ve uzunca bir dönem de bu konular gündemde olacak gibi duruyor. Tüketici DNA’sında yer eden bu konuların çözümü de lojistik ihtiyacını ve lojistikte yeni önlemler ve yöntemler geliştirilmesini zorunlu kılıyor doğal olarak.

Pandemi sürecinin kaybeden ve kazananları

Geride bıraktığımız on aylık süreçte tüm çabalara ve alınmaya çalışılan önlemlere rağmen bazı sektörler ciddi zararlar gördü, bazı sektörler kendilerini ve kazançlarını geliştirme imkanı buldu ve bazı sektörler de önlerindeki fırsatların farkına vardı. Çünkü yaşanan pandemi sürecinin ilerleyen yıllarda da tekrar edebileceği ve dünyanın bu pandemilerle daha sık karşılaşabileceği ve daha izole bir hayat yaşamak zorunda kalabileceği gerçeği hem bireysel tüketicilerin hem de ürün ve hizmet sağlayıcı şirketlerin alışkanlıklarını yeniden gözden geçirmelerine sebep oldu.

Pandemi sürecinde en çok zarar gören ve bu süreçten güçlenerek çıkan sektörlerle gelecek vaat eden sektörlere bir göz atacak olursak: 

  • Havayolu, turizm, lüks tüketim, petrol, madencilik, fuar organizasyonları, eğlence, spor bankacılık ve küresel dağıtım şirketleri pandemi sürecinden olumsuz etkilenen sektörler olarak öne çıkmaktadır. Bu yazıda bunların sebeplerine ve detaylarına fazla girmeyeceğiz. Ama genel olarak gelir kaybı, tüketici  talep önceliklerinin yukarıda bahsettiğimiz etmenlerden dolayı değişmesi, evden çalışma uygulamaları ve ülkelerin vatandaşlarını korumak için sınırlarını kapatması gibi nedenlerin bu sektörlerdeki kayıplara yol açtığını söyleyebiliriz.
  • Gıda; dezenfektan ve kişisel hijyen; konserve ve donmuş gıda ürünleri;koruyucu maske, tulum, elbise; ilaç üreticileri ile internet üzerinden televizyon ve video sağlayan firmalarsa pandeminin kazananları olarak öne çıkmaktadır. Bu sektörlerin değer kazanmasının sebeplerine de yukarıda kısaca yer vermiştik.
  • Yenilenen tüketici alışkanlıklarına göre hızla yapılanan ve gelecek vaat eden sektör ve uygulamaları arabaya teslim, akıllı sepet, özel saatlerde hizmet, online alışveriş, dark kitchen ve dark store hizmetleri veren ya da verecek olan firmalar ile gıda lojistiğinde hız ve süreklilik sağlayan firmalar olarak adlandırabiliriz. Bu yeni uygulamaların hepsi bireylerin bulaş riski olmadan alışveriş yapabilme ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilme ihtiyaçlarına cevap veren uygulamalardır. Bu yeni tarzdaki hizmet firmaları kuşkusuz geleceğin kazananları içerisinde yer alacaklardır.
  • Son olarak geleceğin siyasi kazananlarından da bahsedebiliriz. Kuşkusuz ki siyasi başarının sırrı iyi bir ekonomi yönetiminin yanı sıra halkın temel ihtiyaçlarını giderebilmesini sağlamada yatmaktadır. Yapılan tüm araştırmalar yaşanan pandemi sürecinde insanlarının temel ihtiyaçlarında gıda, hijyen ve sağlığın başta geldiğini göstermektedir. Kazanan hükümet olmak isteyen siyasetçilerin bu konulara eğilmesi ve yeni çözümler üretmesi gerektiği ortadadır.

Geleceğin dünyasında gıdanın önemi

Bizim konumuz bireylerin sağlık ve hijyen ihtiyaçlarından çok sürdürülebilir, sağlıklı, taze ve yeterli miktarda gıdaya ulaşmaları olduğuna göre bunun çözümleri üzerinde durmak gerekir. Halkın gıdaya ulaşabilmesi için öncelikle gıdanın üretilmesi gerekmektedir. Pandemi sürecinin ortaya çıkardığı gerçeklerden ilki bu tip dönemlerde halkı besleyebilmek için lokal gıda üretiminin desteklenmesi ve ülkelerin kendi kendine yeter konuma gelebilecek politikalar üretmesidir. Bunun için tarım üreticisine sürdürülebilir teşvik ve destekler sağlanmalıdır. Diğer yandan sahip olunan yerel ve küresel tarımsal gıda tedarik kanallarını da çoğaltmalı ve yeni fırsatlara açık olunmalıdır.

Tüm bunların ışığında ve sonucunda en önemli sorun ortaya çıkmaktadır. Diyelim ki gıdanın yeterli miktarda üretilmesi sağlandı ve miktar olarak yeterli seviyeye ulaşıldı. Peki bu gıdanın tüm yıl boyunca tüketiciye ulaşması ve o zamana kadar taze kalması nasıl sağlanacak? Bilindiği gibi hasat sezonlarında tarlada yoğun üretimin talebi aşması ürün fiyatlarını düşürmekte ve bazı üreticiler masraflar nedeniyle hasattan vazgeçme yoluna bile gidebilmektedirler. Bu sorunun tek çaresi tüm dünyada gıda saklama alanlarının çoğaltılması olarak gözükmektedir. Pandemi sürecinde bir çok ülke yukarıda bahsettiğimiz tedbirleri almakta; gıda üretimi, işlenmesi ve depolanması yapan işletmelere özel destek, teşvik ve krediler sağlamaktadır. Kesin olan gerçek, saklanamayan ya da depolanamayan gıdanın çürümeye ve bozulmaya terk edilmesinin kaçınılmaz olmasıdır. Tarihin her döneminde bu süreç değişmemiş ve insanoğlu gıda saklama ve depolama konusunda sürekli kendisini geliştirmiştir.

Yapılan araştırmalar da pandemi sürecinde gelişen sektörlerin başında gıda üreten, işleyen, konserveleyen ve donuk olarak saklayan sektörlerin olduğunu göstermektedir. Tabii ki sağlık, hijyen, koruyucu sağlık ekipmanı üreten firmalar da bu gelişen sektörler arasındadır ama bizim öncelikli konumuz gıdadır.

Yılın her döneminde sürdürülebilir, güvenli, taze ve yeterli miktarda gıdayı insanlara ulaştırmanın yolunun soğuk depolama, konserveleme, donuk depolama olduğundan bahsetmiştik. Peki bunu kim yapacak? Doğal olarak ekonominin içerisinde yer alan ve ülkesel politikalarla ekonomiye katılım oranları değişen iki önemli lokomotif bu sorumluluğu alacaktır, özel sektör ve devlet.

Cantek Group bunun neresinde?

Gelecekte gıdaya erişimin ve insanları besleyerek hayatta tutmanın yolu gıdayı saklamaktan geçtiğine göre bu hangi modellerle yapılabilir? Bu güne kadar yapılan uygulamalarda yerel ya da ulusal bazı firmalar tarım üreticisinden ürünleri satın alıp soğuk hava depolarında saklamakta ve hasat döneminde talep fazlası olan ürünün değerlendirilmesine katkıda bulunmaktaydı. Toptancı halleri de bu işlemin derli toplu bir ortamda gerçekleştirildiği yapılar olarak ortaya çıktı. Ancak pandemi süreçlerinde bu çaba ve yatırımların yetersiz kaldığı tüm dünyada gözlemlenmiştir. Bir çok ülke çözüm olarak bu konuda devlet yatırım ve yardımlarını gündemine almıştır. Cantek Group’un projelendirdiği ve uzun yıllardır dünyanın çeşitli kıtalarında yer alan ülkelere anlattığı Soğuk Hava Lojistik Depoları, Gıda Merkezleri, Şehir Merkezleri projelerinin doğruluğu ve önemi yaşanan pandemi sürecinde daha net olarak ortaya çıkmış ve hem özel hem de devlet yatırımlarına karar veren merciler tarafından daha fazla kıymet görmeye başlamıştır.

Tüm dijital ve lojistik çözüm fikirleri temelinde ürünün fiziki olarak elde bulunmasına dayanmaktadır. Bu nedenle geleceğin, gıda üretimi ve üretilen gıdanın yeterli miktarda, sürdürülebilir, güvenilir, taze olarak halklara iletilebilmesi için saklanmasında olduğu çıkarımını yapabiliriz. Gıda işleme ve saklama süreçleri hem dünün ve bu günün kazananı olduğu gibi geleceğin de kazananı olacaktır. Ancak daha üstün lojistik imkanlar sağlayan Soğuk Hava Lojistik Depoları, Gıda Merkezleri ve Şehir Merkezleri Cantek Group tarafından, pandemi sürecinde yaşanan sorunları bu süreçten önce ve gıda sıkıntısı yaşayan coğrafyalar için geliştirmekle kalmamış topraksız dikey tarım; büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı mezbaha ve balık işleme tesislerini de üretmeye başlayarak sektöre öncülük etmiştir. 30 yıldan beri insanların daha iyi bir geleceğe sahip olması için kurduğumuz hayaller, yaptığımız çalışmalar ve bu doğrultuda ürettiğimiz ürün ve projeler bu günün vazgeçilmez gerçekleri olmuştur.

İstisnasız tüm dünya halklarının yeterli miktarda, sürdürülebilir, güvenli ve taze gıdaya erişebildiği günlere ulaşılması ümidim ve herkese sağlıklı bir yaşam dileklerimle.