DİJİTAL PAZARLAMA VE GIDA SEKTÖRÜ

Kadir Arıkan

Geçtiğimiz 10 yılda dijital dünyada birçok girişim yapıldı. 2010 yıllarının başlarında sosyal medyanın ve dijital dünyanın önemi tartışılırken artık bu tartışmaları yapanlara gülümseyerek bakıyoruz. Öyle ki; artık firmaların sosyal medya hesaplarının bile firma alım-satım ve devirlerinde hesaba katıldığını görmekteyiz.

Dijital pazarlamanın ve sosyal medyanın öneminden çok fazla bahsetmeye gerek yok diye düşünüyorum. Bilinen bir gerçek üzerine durmaktansa merak edilen işe yarar bilgiler üzerinde durmakta fayda var. Özellikle pandemi döneminde insanların eve kapanması, hareketlerinin kısıtlanması son bir yıl içinde internet girişimlerinin oranını bir hayli arttırdı. TUIK’in Ağustos 2020 raporuna göre E-satış yapan 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerde, 2020 yılından bir önceki yıla göre 2,2 puan artarak %53,7 oldu. Web sitesi sahiplik oranı, 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde %89,2 olup bunu %74,1 ile 50-249 çalışanı olan girişimler ve %49,2 ile 10-49 çalışanı olan girişimler takip etti. Hal böyle olunca dijital dünyadaki rekabet gitgide artmaya başlıyor. Rekabetin bu kadar fazla olduğu dijital dünyada firmalar farklı stratejiler geliştirerek birbirlerinin önüne geçmek için dijital pazarlama birimleri oluşturuyor veya bu konuda uzman ajanslarla çalışıyor.

Food Marketing – Gıda Pazarlaması

Gıda Pazarlamasını basit bir şekilde tanımlayacak olursak; Bir gıda firması ile tüketiciler arasında geçen, bir dizi iletişim etkinliği olarak tanımlayabiliriz.

Firmalar herhangi bir ürünü imalat, üretim aşamasına sokmadan önce ürün pazarını ve hedef kitlesini detaylı bir şekilde araştırmak zorundadır. Tüketicilerin ne istediğini bilmek gıda firmalarının pazar yerindeki hâkimiyeti için son derece önemlidir. Ürünün geliştirme aşamasında ise firmalar pazarlama stratejilerini de geliştirir. Özellikle büyük gıda firmaları pazarlamaya bu alanda çok para harcayarak tüketicileri ürünlerine para harcamaya istekli hale getirmektedir.

Patlamış mısır ve bardakta mısır pazarı gıda pazarlaması adına çok iyi birer örnek olabilir. Hayatım boyunca sinemalarda patlamış mısır yenmesinden hiç hoşlanmadım fakat sinemaya ne zaman gitsem kendimi patlamış mısır almak zorunda gibi hissettim. Dijital dünyada, televizyon programlarında ve sinemalarda öyle bir pazarlama stratejisi kullanılmıştı ki tüketiciye verilen mesaj “Patlamış mısır almadan film izleyemezsin” şeklindeydi. Sinema salonlarında film izleyen herkesi yanındaki kişinin çatır çutur patlamış mısır yemesi ne kadar rahatsız etse de patlamış mısır vazgeçilemez bir şey gibi sinema salonlarında hala krallığını korumakta. Ne kadar keyifsiz bir şey olsa da sanırım vazgeçilmez bir şey olarak devam edecek.

Bardakta mısır furyası da bir anda sokaklarda ve eğlence merkezlerinin girişlerinde oldukça popüler hale gelmişti. Bir bardak haşlanmış mısır ve üzerine dökülen sosların kokusu insanları tezgâhlara çekmeye başladı. Patlamış mısır gibi maliyeti oldukça düşük olan bu ürün de sokakta yürüyen insanların elinde bir bardak ve bir kaşıkla birdenbire belirdi. Sizce bu ürünün başarısının sırrı neydi? Bence koçanla mısır yemenin zahmetli, dişe yapışır ve yedikten sonra elinizi ağzınızı uygun bir yer bulup yıkama zorunluluğu… Buna karşı bardakta mısır kaşıkla yenebilen üstüne çeşitli sosların katıldığı lezzetli bir yiyecek haline geldi. Üstelik sokakta yürürken yiyebildiğiniz bir ürün.

Gıda Sektörüne Genel Bakış

Gıda sektörü hiç şüphesiz dünyanın en büyük pazarını oluşturuyor. Gıdanın insanlık için büyük bir önem taşıdığını söyleyecek olursak gıda sektörünün de dünyanın en büyük pazarı olmasını rahatça söyleyebiliriz. Dünya nüfusunun şu an 8 milyar civarında olduğu tahmin ediliyor. 2050 yıllarına geldiğimizde dünya nüfusunun 10 milyara yaklaşacağı öngörülmekte. Artan bu nüfus şüphesiz gıdaya olan ihtiyacın daha çok artmasına neden olacak. Bu ön görüyle beraber gıda üretiminin de yüzde 50’ye yakın oranda arttırmak gerekecek. Artan dünya nüfusu, iklim değişikliği, ilerleyen teknoloji ve küresel bağlantıların artması da gıda sektörünün gidişatında önemli bir rol sahibi olacaktır.

Gıda Sektörü Dijitalleşme İhtiyacı

Dijital Pazarlama üzerine bir girizgâh yaptığımın farkındayım. Fakat hangi ürün olursa olsun ürün pazarındaki gelişmelerden, ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarından ve tüketici dinamiklerinden yeterli bilgiyi edinmeden pazarlama alanında ilerleyemeyiz. Bu yüzden bazı çıkarımlardan bahsetmekte fayda var.

  • Güçlenen Tüketiciler:

İnternetin yaygınlaşması ve artık iletişim kanallarının artması tüketici olarak bizleri çok fazla seçeneğe götürüyor. Seçenekler, tüketicilerin aslında ne istediklerini anlamasını tetiklemekte. Bu durum tüketicilerin beğenilerinin ve beklentilerinin sürekli değişmesine yol açarken, daha talepkar olan müşterilerine yakınlaşmak için firmaları da dijital kanalları güçlü bir şekilde kullanmak durumunda bırakıyor. Sosyal ağlarda tüketicilerin neler konuştuğunu takip etmek, neleri beğendiğini görmek, memnuniyetsizliklerini ve şikâyetlerini anında yakalamak firmaların büyümesine büyük katkı sağlamakta. Firmaların dijitalleşme yatırımları, pazarlama çalışmalarında etkinlikleri arttırması, müşteri beklenti ve davranışlarındaki ani değişikliklere yanıt verebilecek esnek ve çevik bir yapı oluşturmasına yardımcı olacaktır.

  • Tüketiciyle Temas:

İnternet sayesinde firmalar müşterileri ve tüketicileriyle temas sağlayabiliyor. E-ticaret ve mobil uygulamalar birçok firmanın geleneksel pazarlama yöntemlerini sarsarak yeni bir etkileşim yolu sağladı. Tüketicilerine anında ulaşabilen, anında reaksiyon alabilen, promosyon ve ürünlerini anında tanıtabilen firmalar kendi sektöründe hızla büyüdü.

Çıkarım sayımızı burada alt başlıklar şeklinde uzatabiliriz fakat internetin yaygınlaşması ile güçlenen tüketici modeli yapacağımız tüm çıkarımların üstünde ana başlık olarak yerini koruyacaktır. Tüketiciyle temas kurma noktası da firmaların her zaman altın anahtarı olarak kalacaktır.